KayroActive Klinik olarak Profesyonel Sağlık Ekibimizle Antalya Lara'da kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında modern ve güncel yaklaşımlar sunuyoruz !
Uzm. Kyr. Fzt. Hakan VURAL
2013 yılında Tam Burslu olarak yerleştiği Bahçeşehir Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon eğitimini 2017 yılında Onur öğrencisi olarak tamamlayarak mezun olmuşur. Aynı yıl yine Bahçeşehir Üniv
Kliniğimizde uzman ekibimiz tarafından kişiye özel ayrıntılı değerlendirme yöntemleri kullanılır.
Modern tedavi yaklaşımları değerlendirme sonrası sonuçlara uygun şekilde kişiye özel olarak düzenlenir.
Tedavi esnasında ve sonrasında kişiye özel egzersiz programları oluşturulur ve günlük yaşam düzenlemeleri yapılarak iyileşme süreci desteklenir.
Modern Ve Güncel Tedavi Alanlarımız.
Kayropraktik, kas-iskelet sistemi üzerinde elle yapılan manipülasyon ve mobilizasyon tekniklerinin kullanıldığı bir sağlık mesleğidir. Bu teknikler, omurga ve diğer eklemlerdeki
Manuel terapi, kas-iskelet sistemi üzerindeki problemleri tanımlamak, tedavi etmek ve iyileştirmek için manuel (elle yapılan) tekniklerin kullanıldığı bir terapi yöntemidir.
Sportif rehabilitasyon, bir sporcunun yaralanmasından ya da ameliyatından sonra eski performans seviyesine geri dönmek için yapılan fizyoterapi ve egzersiz programlarının tümüdür. Bu program
Terapotik egzersizler, fizyoterapistler tarafından kas-iskelet sistemi sorunlarının tedavisinde kullanılan özel ve kişiselleştirilmiş fiziksel aktivitelerdir. Fizyoterapist eşliğinde
Sık Yaşanan Kas-İskelet Sistemi Rahatsızlıklarında Tedavi Yaklaşımlarımız.
Sağlıklı bir omurga, genel sağlığınızı desteklemenin ve yaşam kalitenizi arttırmanın temelinde yer alır. Omurga problemleri, günlük yaşamınızı olumsuz etkileyebilir ve ağrı, hare
Kas ve eklem ağrıları, birçok faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilen rahatsızlıklardır. Yaralanmalar, spor aktiviteleri, kazalar veya travmalar nedeniyle oluşabilir.
Baş ağrıları, toplumun büyük bir kısmını etkileyen ve şiddetli olması durumunda yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen yaygın bir rahatsızlıktır. Baş ağrıları çeşitli n
Duruş bozukluğu, vücut duruşunun ve kavislerinin normal seviyelerden farklılaşmasıyla karakterize edilen bir rahatsızlıktır. Vücudumuzda 4 adet primer kavis bulunur. Bu kavisler boyunda ve
Çene rahatsızlıkları, çene eklemi ve çevresindeki yapılarla ilgili sorunlardır ve çeşitli semptomlara neden olabilir. Bu rahatsızlıklar, ağız açma-kapatma hareket
Ağrı, karmaşık ve çeşitli etiyolojik faktörlerle iki ana kategoriye ayrılabilen bir fenomendir. Bu fenomen, insanların günlük yaşamlarını etkileyen bir deneyim olup birç
Bunları Biliyor Muydunuz ?
Bel fıtığı rahatsızlığında ameliyat mı olunmalı yoksa ameliyat dışı yöntemler mi tercih edilmeli sorusu her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Ancak, genellikle ameliyat sadece belirli durumlarda düşünülen bir seçenektir.
Bel fıtığına yakalanan bireylerin yalnızca %3'ü ameliyat kriterlerine uygundur, bu da demektir ki çoğu kişi ameliyat dışı tedavilerle tamamen iyileşebilir. Kayropraktik tedavi, manuel terapi, fizik tedavi, egzersiz, masaj, enjeksiyon ve istirahat gibi yöntemler bel fıtığı tedavisinde etkin olabilir.
Yapılan güncel bir çalışmada, bel fıtığı teşhisi konulmuş ve ameliyat dışı tedavi alan 277.942 kişinin tedavi sonuçları incelenmiş ve %97 oranında ameliyat dışı tedavilerin başarılı olduğu bulunmuştur (Lilly ve arkadaşları, 2021). Bu sonuçlar, doğru teşhisin yapıldığı ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulandığı durumlarda bel fıtığının gerilebileceği ve tamamen iyileşebileceği fikrini desteklemektedir.
Tedavi seçeneklerine karar verirken, detaylı bir fizik muayene ve MR görüntülemeleriyle birlikte karşılaştırma yapmak önemlidir. Bu sayede doğru teşhis konulabilir ve buna uygun tedavi yöntemleri belirlenebilir. Kayropraktik tedavi, uygun bulunması durumunda tek başına veya diğer tedavi yöntemleriyle desteklenerek uygulanabilir.
Sonuç olarak, bel fıtığı rahatsızlığında ameliyat kararı her zaman bireye özgüdür ve dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Ameliyat dışı tedavi yöntemleri genellikle etkili bir seçenek olarak düşünülmelidir ve çoğu durumda tamamen iyileşmeye yardımcı olabilir. Ancak, her bireyin durumu farklı olduğundan, tedavi seçenekleri uzman bir doktor tarafından belirlenmelidir.
Tenisçi Dirseği (Lateral epikondilit), dirsek bölgesinden humerusa ve ön kola yayılan ve el bileğinin dirençli ekstansiyonuyla artan ağrı ile karakterize olan bir durumdur. Toplumun genelinde dirsek ağrısı yaşayan bireylerde görülen bu yaygın rahatsızlık, günlük aktiviteleri kısıtlayarak iş gücü kaybına neden olabilir.
Tenisçi dirseği genellikle ön kol ekstansör kaslarının (dirsek ve ön kol arasındaki kaslar) aşırı kullanımı ve zorlanmasıyla ilişkilendirilen spor ve mesleki aktivitelerle ortaya çıkabilir. İsmi tenisçi dirseği olarak bilinmesine rağmen, genellikle ev hanımları ve ellerini sıkça kullanan meslek gruplarında daha yaygın olarak görülür.
İlerleyen durumlarda dirsekte zonklayıcı ağrılar, bilek ağrısı, orta parmakta ağrılar ve ağrıyla karakterize kuvvet kaybına neden olabilir.
Tenisçi dirseği genellikle klinik olarak tipik ağrı ve öyküye dayanarak teşhis edilir ve manuel provokatif testlerle desteklenir. Ancak bazı durumlarda klinik tablo belirsiz olabilir veya tedaviye dirençli olgularda radyolojik değerlendirme gerekebilir.
Tedavide genellikle konservatif yaklaşımlar (manuel terapi, fizik tedavi, egzersiz, masaj, istirahat, splint) kullanılır. İhtiyaç duyulduğunda kuru iğne tedavisi veya tendon/kas üzerine enjeksiyon uygulamaları da yapılabilir.
Tedavi sürecinde aşırı kullanımdan kaçınma ve kademeli kuvvetlendirme büyük önem taşır.
Karpal tünel sendromu, el bileğindeki karpal tünel adı verilen dar alanda median sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu sendroma yakalanan bireylerde, el, el bileği ve kolun iç tarafında hissedilen ağrı, uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük gibi semptomlar görülür.
Karpal tünel sendromunun yaygın nedeni, karpal tünelin daralmasına veya median sinirin enflamasyonuna neden olan başlıca sebep tekrarlayan el ve bilek hareketleridir. El ve bilek hareketlerini sıkça kullanan meslek gruplarında (örneğin, ofis çalışanları, ev hanımları, marangozlar) ve bazı durumlarda hamilelik döneminde bu sendrom daha sık görülür.
Tekrarlayan hareketler median sinirin enflamasyonunu ve ödem oluşumunu tetikleyerek tüneli daraltır. Bu durum, sinirin normal iletimini engeller ve eldeki hissiyatı ve kas gücünü etkiler.
Karpal tünel sendromunun teşhisi, klinik olarak semptomların ve belirtilerin değerlendirilmesiyle konulur. Tinel testi ve Phalen testi gibi manuel provokatif testler, sendromun varlığını doğrulamada yardımcı olabilir. Bazı durumlarda elektromiyografi (EMG) ve sinir iletim hızı testleri gibi nörofizyolojik testler de kullanılabilir.
Tedavide genellikle konservatif yöntemler tercih edilir. Dinlenme, bilek splinti kullanımı, el ve bilek egzersizleri, fizik tedavi ve ağrıyı hafifletmek için anti-enflamatuar ilaçlar yaygın olarak kullanılan tedavi seçenekleridir. İleri vakalarda veya konservatif tedaviye yanıt vermeyen durumlarda cerrahi müdahale düşünülebilir. Cerrahi, karpal tünelin genişletilmesini veya median sinirin sıkışmasını azaltmayı amaçlar.
Patellafemoral ağrı sendomu, dizin patella (diz kapağı) veya çevre dokulardan kaynaklanan yaygın ağrılarını ifade eden bir rahatsızlıktır.
Patella kaynaklı en yaygın problemler patella hareketinin kısıtlanması, eksende kayma olması veya kıkırdak hasarı kaynaklı durumlardır. Çevre dokulardan kaynaklı problemler ise çoğunlukla kas dengesizlikleri, bağ hasarları, gergin iliotibial bant sendromu ve ayak basış problemleri (örneğin; içe basma) gibi durumlardır.
Patellafemoral ağrı sendromu çoğunlukla ön diz ağrısıyla karekterize olmasına rağmen dizin tamamında ağrı görülebilir. Hastalar çoğunlukla merdiven inip çıkarken ağrı, uzun süre oturma sonrası ağrı ve hareketlerde zorlanma (sinema belirtisi) şikayetiyle bir sağlık uzmanına başvurur.
Teşhis genellikle anamnez ve fizik muayenede diğer rahatsızlıkların klinik testlerle ve gerekli durumlarda görüntüleme yöntemleriyle elenmesi yoluyla konulur.
Tedavi sürecinde patellafemoral ağrı sendromunu tetikleyen birincil ve ikincil sebebin belirlenmesi ve sonrasında uygun tedavi yönteminin belirlenerek uygulanması önemlidir. Tedavi yöntemleri olarak manuel terapi, egzersiz, istirahat, bantlama yöntemleri sıklıkla uygulanır. Kas dengesizliklerinden kaynaklı durumlarda uygun egzersiz programının uygulanması büyük önem taşır.
En Çok Sorulan Soruları Sizin İçin Derledik. Daha Farklı Sorularınız İçin Bize İletişim Numaramızdan Ulaşabilirsiniz.
Bel fıtığı, birçok kişinin yaşadığı yaygın bir sorundur. Bu durum, bel omurgasındaki disklerin zayıflaması veya yırtılması sonucunda ortaya çıkar ve sinir köklerine baskı yaparak ağrı, uyuşma ve güç kaybına neden olabilir. Peki, bel fıtığı iyileşir mi? İyi haber şu ki, kayropraktik tedavi, manuel terapi ve uygun egzersizlerle bel fıtığının tedavisinde olumlu sonuçlar elde edebilirsiniz.
Kayropraktik Tedavi: Bel fıtığı tedavisinde kayropraktik tedavi önemli bir rol oynar. Kayropraktörler, omurganın hizalanması ve dengelenmesi için elle manipülasyon teknikleri kullanır. Bu tedavi yöntemi, sinir baskısını azaltarak bel fıtığından kaynaklanan ağrıyı hafifletebilir. Aynı zamanda omurga esnekliğini artırabilir ve iyileşme sürecini destekleyebilir.
Manuel Terapi: Bel fıtığı tedavisinde manuel terapi de etkili bir yöntemdir. Bu tedavi şekli, elle yapılan masaj, germe ve manipülasyon tekniklerini içerir. Manuel terapi, bel omurgasında kas gerilimini azaltabilir, kan dolaşımını artırabilir ve doku iyileşmesini destekleyebilir. Ayrıca, eklem hareketliliğini artırarak omurganın doğru hizalanmasına yardımcı olabilir.
Egzersizler: Bel fıtığı tedavisinde uygun egzersizler büyük önem taşır. Kasları güçlendiren ve esnekliği artıran egzersizler, bel omurgasının desteklenmesine yardımcı olur. Core (merkez) kaslarını hedefleyen egzersizler, omurga stabilitesini sağlar ve bel fıtığından kaynaklanan sorunları azaltabilir. Bunun yanı sıra, uzman bir fizyoterapist tarafından önerilen egzersizler, postürün düzeltilmesine ve bel omurgasının doğru hizalanmasına yardımcı olabilir.
Hareket Önerileri: Bel fıtığı tedavisinde doğru hareketlerin yapılması önemlidir. Ağır yüklerin kaldırılmasından kaçınmalı, düzgün bir şekilde oturup kalkmalı ve uzun süreli oturmalardan kaçınmalısınız. Doğru vücut mekaniği tekniklerini öğrenmek, omurganın üzerindeki baskıyı azaltmaya yardımcı olabilir.
Bel fıtığı tedavisinde kayropraktik tedavi, manuel terapi ve egzersizlerin etkili olduğu birçok araştırma tarafından desteklenmiştir. Bununla birlikte, her bireyin durumu farklı olduğundan, bir uzmana danışmak ve kişiye özel bir tedavi planı oluşturmak önemlidir. Uzman bir kayropraktör veya fizyoterapist, bel fıtığı sorununuza uygun tedavi seçeneklerini belirleyebilir ve size en iyi sonuçları sağlamak için size rehberlik edebilir.
Boyun düzleşmesi, boyun omurgasının normal eğriliğinin azalması veya düzleşmesi durumuna denir. Tıbbi terminolojide servikal lordoz azalması da kullanılmaktadır. Bu durum, birçok kişinin yaşadığı yaygın bir rahatsızlıktır ve boynun sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir. Şimdi, boyun düzleşmesini daha detaylı bir şekilde ele alalım.
Boyun düzleşmesi, boyun omurgasının normal "C" şeklindeki eğrisinin azaldığı veya kaybolduğu durumdur. Normalde, boyun omurgası hafifçe öne doğru kavis yapar (servikal loroz) ve bu kavis, omurganın doğru hizalanmasını sağlar. Ancak, çeşitli nedenlerle bu kavisin kaybolması veya azalması sonucu boyun düzleşmesi meydana gelebilir. İlerleyen durumlarda kaviste ters açılanmalar da görülebilmektedir.
Boyun düzleşmesinin nedenleri arasında:
Kötü Duruş: Uzun süreli uygun olmayan duruş pozisyonlarında çalışmak veya sürekli olarak yanlış duruş pozisyonunda uyumak, boyun kavisinin azalmasına katkıda bulunabilir.
Travma veya Yaralanma: Boyun bölgesine gelen travmalar veya kazalar (yaygın olarak araç kazaları ve düşmeler) sonucunda, boyun omurgasında hasar meydana gelebilir ve bu da boyun kavisinde açılanma problemlerine yol açabilir.
Zayıf Boyun Kasları: Zayıf boyun kasları, omurgayı destekleme görevini yerine getiremez ve boyun kavisinin korunmasını destekleyemez.
Yaşlanma: Yaş alma süreciyle birlikte omurga dokularında değişiklikler meydana gelebilir ve bu da boyun kavisinde azalmaya neden olabilir.
Belirtmek gerekir ki, boyun düzleşmesi semptomları kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bunlar arasında boyun ağrısı, kas gerginliği, baş ağrısı, omuz ağrısı ve uyuşma hissi sayılabilir. Bu semptomlar günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ve yaşam kalitesini düşürebilir.
Kayropraktik tedavi, boyun düzleşmesinde etkili bir tedavi yöntemidir. Kayropraktik uzmanları, omurgayı hizalayarak ve düzeltici spesifik manipülasyon (adjustment) teknikleri kullanarak boyun düzleşmesi tedavisinde eetkin bir şekilde yer alırlar. Bu tedavi yöntemleri normal eğriliğini geri kazanmasına yardımcı olarak semptomların azalmasına katkıda bulunabilir.
Ek olarak, manuel terapi ve egzersizler de boyun düzleşmesinin tedavisinde etkilidir. Manuel terapi, boyun kaslarını rahatlatır, esnekliği arttırır ve boyun omurgasının düzgün hizalanmasına yardımcı olur. Egzersizlerin düzenli olarak yapılması boyun kaslarının güçlenmesi ve esnekliğinin artması hususunda çok önemlidir.
Sonuç olarak, boyun düzleşmesi birçok kişinin karşılaştığı bir sorundur ve kayropraktik tedavi, manuel terapi ve egzersizler bu durumda etkili bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olmaktadır. Ancak, her bireyin durumu farklıdır ve bir uzmana danışmak ve kişiye özel bir tedavi planı oluşturmak önemlidir.
Sağlıklı bir boyun omurgası, genel sağlık ve yaşam kalitesi için önemlidir. Boyun düzleşmesi semptomlarından muzdarip olan herkesin bir kayropraktör veya uzman bir sağlık profesyoneline başvurması önerilir. Tedavi sonrasında günlük yaşam aktivetelerinde düzenlemeler rahatsızlığın tekrarlamaması için önemlidir.
Bel veya boyun fıtığı, omurga disklerindeki doku tabakalarının zayıflaması veya yırtılması sonucu ortaya çıkar. Bu durumda, disklerin içerisindeki jelatinimsi bir madde olan nukleus pulposus, dışarı doğru sızabilir ve çevreleyen sinir köklerine veya omurilik kanalına baskı yaparak sinirleri etkileyebilir.
Fıtık patlaması (disk sekestrasyonu), nukleus pulposusun diskten ayrılarak çevredeki dokulara doğru yer değiştirmesi anlamına gelir. Bu durum, sinir köklerine veya omurilik kanalına baskı yaparak sinirlerin dermatom alanlarında ağrı, uyuşma, güç kaybı ve diğer belirtilere neden olabilir.
Disk sekestrasyonu genellikle ani bir hareket, ağır kaldırma veya travma sonucunda olabilmektedir. Bu durum, genellikle zayıflamış veya yıpranmış disklerde meydana gelen bir yırtılma veya kopma sonucunda gerçekleşir.
Sekestrasyon durumunda, belirtiler genellikle şiddetlenir ve daha belirgin hale gelir. Bu belirtiler arasında şiddetli ağrı, uyuşma, karıncalanma, kas güçsüzlüğü ve hareket kısıtlılığı yer alabilir. Sekestrasyon sonrasında, acil tıbbi müdahale gerekebilir, çünkü sinir sıkışması ciddi rahatsızlıklara ve kalıcı hasara yol açabilir.
İyileşme süreci fıtık patlamasının boyutuna, sinir hasarına ve tedaviye bağlı olarak değişir. Küçük fıtık patlamaları, zamanla kendiliğinden iyileşebilir ve belirtiler azalabilir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, ilaçlar, fizik tedavi ve belirli durumlarda cerrahi müdahale yer alabilir.
Bununla birlikte, her fıtık patlaması vakası farklıdır ve kişinin durumuna bağlı olarak tedavi yaklaşımı değişebilir. Tedavi süreci, uzman bir sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilmeli ve kişiye özel bir tedavi planı oluşturulmalıdır.
Kulunç, kasların ani bir şekilde ve geçici olarak kasılması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, genellikle kasın yeterli oksijen ve enerji alamadığı veya aşırı yüklenme sonucu meydana gelir. Kulunç, kasın anormal bir şekilde kasılmasını ifade eder ve kısa süreli ağrıya neden olabilir.Sağlık terminolojisinde tetik nokta larak adlandırılır.
Tetik nokta, genellikle kaslarda ani bir spazm veya kasılma hissiyle başlar. Bu kasılma aniden ortaya çıkar ve birkaç saniye ila birkaç dakika arasında sürebilir. Kasılma sırasında, kasın normal hareketi kısıtlanabilir ve ağrı hissedilebilir.
Tetik noktalar, genellikle aşırı fiziksel aktivite, spor yaparken ani hareketler yapma, kaslara yetersiz su veya elektrolit alımı gibi faktörlerle ilişkilendirilebilir. Kaslar yeterli oksijen ve enerji almadığında veya aşırı gerildiğinde, kas liflerinde anormal kasılmalar meydana gelebilir.
Tetik noktaya bağlı kasılma genellikle kendiliğinden düzelir ve birkaç dakika içinde kaybolur. Ancak, bazı durumlarda ağrı ve kas spazmları daha uzun sürebilir. Genellikle kısa sürede toparlar ancak bazı durumlarda kronikleşebilmektedir. İlerleyen durumlarda kasta yapısal değişimlerin de görüldüğü gergin bant yapısına dönüşebilmektedir.
Bununla birlikte, bazı yöntemler kullanarak iyileşme sürecini hızlandırmak mümkündür. İşte kulunç durumunda iyileşme için kullanılan bazı yöntemler:
İstirahat: Tetik nokta oluşunda, kaslara aşırı yüklenmeye son vermek önemlidir. İstirahat ederek, kasları rahatlatmak ve iyileşme sürecini desteklemek mümkündür.
Isı veya soğuk kompres uygulaması: Tetik noktalardan kaynaklanan ağrıyı hafifletmek için ısı veya soğuk kompres uygulayabilirsiniz. Sıcak kompres kasları rahatlatabilir ve kan akışını artırabilir, soğuk kompres ise ağrıyı azaltabilir ve şişliği hafifletebilir.
Masaj: Kasları rahatlatmak ve kas spazmlarını gidermek için masaj yapılabilir. Masaj, kasların kan akışını artırarak iyileşme sürecini destekleyebilir.
Kayropraktik tedavi: Tetik nokta durumunda kayropraktik tedavi yöntemleri de etkili olabilir. Kayropraktör, omurga ve eklem manipülasyonları yaparak omurganın doğru hizalanmasını sağlayabilir ve dolaylı etkiyle kas spazmlarını gidermeye yardımcı olabilir.
Manuel terapi: Kasların rahatlatılması ve esnekliğin artırılması için manuel terapi uygulanabilir. Manuel terapist, kaslara elle yapılan manipülasyon ve mobilizasyon teknikleri uygulayarak hareket kabiliyetini iyileştirebilir.
Kuru iğne tedavisi: Kuru iğne tedavisi, kasların gevşetilmesi ve ağrının azaltılması için kullanılan bir yöntemdir. İnce iğnelerin kaslara batırılmasıyla gerçekleştirilen bu tedavi, kas spazmlarının giderilmesine yardımcı olabilir. Diğer yöntemlere kıyasla daha acılı bir yöntem olmasına karşın tetik nokta tedavisinde en hızlı etkiyi gösterir
Bu yöntemler, kulunç (tetik nokta) durumunda iyileşmeyi desteklemek için kullanılan bazı tedavi yöntemleridir. Ancak, her bireyin durumu farklıdır, bir sağlık profesyoneline danışarak uygun tedavi planını belirlemek önemlidir.
Kifoz, omurganın normalden fazla öne doğru kavis yapmasıyla karakterize olan yaygın bir durumdur. Bu durumda, üst sırt bölgesinin (torasik omurganın) doğal kavisi artar ve omurga öne doğru eğrilir. Kötü duruş alışkanlıkları, uzun süreli oturma, teknoloji kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve genetik faktörler kifoz gelişiminde rol oynayabilir.
Kifoz, estetik kaygıların yanı sıra sırt ağrısı, boyun ağrısı, solunum problemleri ve sindirim sorunları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, kifozun düzeltilmesi ve kontrol altına alınması önemlidir.
Kifoz tedavisinde, omurganın normal kavisine dönmesini ve stabilitesini sağlamak için bir dizi yöntem kullanılır. Kayropraktik, manuel terapi ve egzersiz uygulamaları kifozun düzeltilmesinde etkili yöntemlerdir. Bu tedavi programları, sırt kaslarını güçlendirmek, esnekliği artırmak ve postürü düzeltmek için tasarlanmış egzersizler içerir.
Fiziksel terapi seansları sırasında, sağlık profesyoneli, omurga manipülasyonu ve mobilizasyonu gibi yöntemler kullanarak omurganın doğru hareketini geri kazanmasını destekler. Bu teknikler, omurga eklemlerini ve yumuşak dokuları etkileyerek kas gerilimini azaltabilir ve omurganın normal kavisine geri dönmesini teşvik eder.
Ayrıca, duruş eğitimi ve ergonomik düzenlemeler de kifoz tedavisinde önemli bir rol oynar. Doğru oturma ve duruş pozisyonunu öğrenmek, omurganın doğru hizalanmasını ve postürün düzeltilmesini destekler. Ergonomik ayarlamalar, masa ve sandalyenin yüksekliğini ve pozisyonunu düzenlemek, omurganın doğru hizalanmasını sağlar ve aşırı baskıyı azaltır.
Kifozun tedavisinde, her bireyin durumu farklı olduğu için iyileşme süreci de bireye özgü olacaktır. Tedavinin etkinliği, düzenli takip, doğru egzersizlerin yapılması ve bir sağlık profesyonelinin rehberliğinde desteklenmesiyle artar. Uzun vadeli sonuçlar elde etmek için sabır, disiplin ve düzenli takip önemlidir.
Sonuç olarak, kifozun düzeltilmesi ve kontrol altına alınması mümkündür. Uygun tedavi yöntemleri, egzersizler, fiziksel terapi ve ergonomik düzenlemelerle omurganın doğru hizalanması sağlanabilir, semptomlar azaltılabilir ve sağlıklı bir postür yeniden kazanılabilir. Uzman bir sağlık profesyoneliyle işbirliği yaparak, kifoz tedavisi için en uygun planı belirlemek önemlidir.
BİZE GELMEDEN ÖNCE RANDEVU ALMANIZI VE İLK ÜCRETSİZ MUAYENE TALEP ETMEYİ UNUTMAYINIZ.
Fener Mah. 1907/1 Sok. Rüyamkent 1 Sitesi D Blok No:3A Muratpaşa/Antalya
0534 958 42 75